
@Adanali-01 | 13 Jul 18 - 01:20
Bu şiir, edebiyat tarihimizin saygın şahsiyetlerinden Sümbülzade Vehbi Efendi'nin müstesna bir eseridir.
Şiirin hikayesi şöyle; Bir gün padişah Vehbi Efendi'yi yanına çağırıp "Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek gelsin, bir sonraki mısrayı okuyunca ise seni ödüllendirmek gelsin" der.
Ve işte sonuç aşağıda; 😂
Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
Lal-u şarap içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamün aleyküm ve aleykümesselam.
Gördüğünüz gibi şiirde hiç kötü niyet yok aslında 😂
Bana şiirlerimde küfür etme diyorlar usulsüz,
Lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?
1,555 Click
1,803 Click
1,633 Click
1,835 Click
2,513 Click
2 month ago
6 month ago
7 month ago
7 month ago
7 month ago
Yukarı